Uygulamada en çok merak edilen konuların başında anlaşmalı boşanma protokolü, anlaşmalı boşanma şartları gibi hususlar gelmektedir. Biz de bu konuyu en sık sorulan sorular çerçevesinde ele alarak bir kısım açıklamalarda bulunmaya çalışacağız.
Ancak boşanma sebepleri yukarıda sayılanlardan ibaret
değildir. Öte yandan bu sebeplere dayanarak boşanma davası açmak çoğu zaman
ispat bakımından zor bir süreci de beraberinde getirebilir.
Bu sebeple kanunda özel boşanma sebeplerinin yanı sıra bir
de “Evlilik birliğinin sarsılması” olarak ifade edilen genel nitelikli bir
boşanma sebebine yer verilmiş bulunmaktadır.
Eşlerin boşanmak için genel nitelikli bu hükme dayanmak hak
ve imkanları da bulunmaktadır. Ancak tüm bunlar, uzun sürecek bir yargılama
sürecine girmek demektir.
Yine eşler boşanma sonrası hayatlarına saygın bireyler
olarak devam etmek, özel hayatlarının gizliliğini korumak ve uzun sürecek
boşanma sürecinin yıpratıcılığından kaçınmak da isteyebilmektedir.
Bu sebeple eşlerin kendi aralarında anlaşarak evliliği
sonlandırmak üzere mahkemeye başvurmalarına imkan tanıyan bir düzenlemeye de
ihtiyaç duyulmuştur.
Özetlemek gerekirse anlaşmalı boşanma, eşlerin kendi
aralarında anlaşarak mahkemeye başvurup hızlı bir şekilde boşanmalarına imkan
tanıyan yasal bir müessesedir.
“Anlaşmalı Boşanma” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda ayrı
bir başlık altında bağımsız olarak düzenlenmemiş, fakat “Evlilik birliğinin
sarsılması” başlıklı 166’ ncı maddesinde düzenlenmiştir.
Bu şartlar şunlardır:
Evlilik en az 1 (bir) yıl sürmüş olmalıdır.
Kimi örnekler çiftler arasında dini nikah kıyılmakta ve
yıllarca süren bu birliktelik sonrasında resmi nikah kıyılmaktadır. İşte bu
durumda dahi anlaşmalı boşanma için fiilen birleşmenin gerçekleştiği ya da dini
nikahın kıyıldığı eski tarih değil, resmi nikah tarihi esas alınacaktır.
Bir örnekle ifade etmek gerekirse; eşler kendi aralarında
1.5.2005 tarihinde dini nikah kıymış, bu tarihten 15 yıl sonra 1.5.2020
tarihinde de resmi nikahla evlenmiş olsunlar. Bu durumda da eşler en erken
1.5.2021 tarihinde anlaşmalı boşanma yoluna gidebileceklerdir.
Eşler boşanmak için birlikte başvurmuş olmalı ya da eşlerden birisinin yapmış olduğu başvuru diğer eş tarafından kabul edilmiş olmalıdır.
Anlaşmalı boşanmalarda eşler kendi aralarında zaten
anlaşmışlardır. Bu sebeple eşler arasında bir kusur değerlendirmesi yapılmaz.
Evlilik birliği temelinden sarsılmış kabul edilir. Bu da davanın hızlı
sonuçlanması demektir.
Eşler, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu
hakkında kendi aralarında bir anlaşma yapar ve bu anlaşmayı yazılı bir
protokole bağlayarak birlikte imzalarlar.
Sonra da bu boşanma protokolünün ekli olduğu bir dava dilekçesi ile birlikte yetkili Aile Mahkemesi’ne (Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi’ne) başvururlar.
Boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin
yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları
yer mahkemesidir.
Mahkeme ilgili protokolü inceleyip tarafları dinleyerek
kararını verir, bu karar kesinleşince de anlaşmalı boşanma gerçekleşmiş olur.
Bu sebeple esas
mesele, eşler arasında varılan bu uzlaşının hâkim tarafından incelenmesi
taraflara bu konularda yöneltilmesi gerekli bir kısım soruların sorulması ve
taraf menfaatleri gerektiriyorsa varılan uzlaşı protokolü üzerinde bir kısım
değişikliklere gidilmesidir.
Tam da bu noktada taraflar arasında varılan uzlaşıyı hiçbir
noktada eksik bırakmayan ve usulüne uygun olarak hazırlanmış protokolün varlığı
önem taşımaktadır.
Bununla birlikte yine de taraflar arasında hazırlanan
protokol konusunda hâkimin sorabileceği bir kısım sorular söz konusu
olabilecektir. Bunlar için bir kısım örneklemeler yapmak gerekirse;
Hakim taraflara gerçekten boşanma iradelerinin olup
olmadığını, boşanma dilekçesi ve ekli protokolün içeriğinden haberdar olup
olmadıklarını sorabilir.
Bilhassa “iştirak nafakası”, “velayet” gibi bir kısım teknik
ifadelerin ne anlama geldiğini açıklayarak bu konuda varılan uzlaşmayı
onaylayıp onaylamadıklarını sorabilir.
Belli zamanlarda çocuğu görmek biçiminde yapılan
belirlemenin somutlaştırılması bakımından (ne kadar sürede ve ne vakit
gerçekleşeceği gibi) sorular sorup belirleme yapabilir.
Tarafların kendi aralarında belirledikleri nafaka bedellerinin eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya yetip yetmeyeceği gibi hususlarda sorular sorulabilir. Bu kapsamda taraflara ekonomik durumları ile ilgili sorular yöneltilebilir.
Tarafların kendi aralarında anlaşarak bir protokol
hazırlayabileceklerini ve bu protokol ile birlikte bir dava dilekçesi vermek
suretiyle boşanma davası açabileceklerini dava evvel ifade etmiştik.
Hakim tarafların
kendi aralarında anlaşmış oldukları protokolü inceleyip bu konuda taraflara
gereken soruları sorduktan sonra haklarında boşanma kararı verir.
Ancak henüz gerekçeli karar hazırlanmamıştır. Gerekçeli
karar hazırlanacak taraflara tebliğ edilecektir.
Taraflar bu tebligatı aldıktan sonra yasal süre zarfında
kanun yoluna başvurmaz iseler karar kesinleşmiş olacaktır.
Teknik anlamda bu başvuruya itiraz değil, istinaf başvurusu
denilmektedir.
Gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinden sonra
taraflar iki hafta içerisinden Bölge Adliye Mahkemesi’nde incelenmek üzere
istinaf başvurusu yapabilirler.
Bu başvuru boşanma kararının kesinleşmesini engeller.
Eşler evliliğin maddi sonuçları ve çocukların durumu
hakkında ortak bir karara varmış, bu iradelerini protokole bağlamış ve
nihayetinde mahkemenin de bu yönde karar vermesi ile haklarında boşanma kararı
verilmiş olabilir.
Ancak gerekçeli karar yazıldıktan sonraki iki haftalık süre
içerisinde eşlerden birisinin varılan bu anlaşmada bazı hususlarda yanıldığını
fark etmesi, pişman olması ya da kararından dönmek istemesi mümkündür.
Bu gibi durumlarda istinaf dilekçesi verilmek suretiyle
kararın kesinleşmesi önlenir ve dava çekişmeli olarak devam eder. Yargıtay’ın
da bu konuda kararları bulunmaktadır:
“…Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi
uyarınca boşanmışlar, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Anlaşmalı
boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir
ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda
kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici
yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma
hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir (HUMK.md.439/2). Türk Medeni Kanununun
166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı
boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça
feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde
olup, bu halde boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu
halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m.
166/1-2) olarak görülmesi gerekir…” (Yargıtay 2. HD., 10.03.2015 tarih, E.
2014/20325, K. 2015/4097)
Ayrıca taraflardan birinin protokolü imzaladıktan sonra
hâkimin kendisini dinlediği esnada bu protokoldeki şartları kabul etmek
istemediğini, yanıldığını ya da vazgeçtiğini söylemesi de mümkündür.
Bu durumda boşanma davası kendiliğinden düşmez ancak
anlaşmalı boşanma söz konusu olmaz. Dava çekişmeli olarak devam eder.
Eşler boşanma davası devam ederken uyuşmazlık yaşanan
noktalarda kendi aralarında uzlaşma sağlayabilir.
Bu uzlaşmayı bir protokole bağlayarak mahkemeye sunarlarsa
mahkemenin taraflar arasında varılan uzlaşıyı uygun görmesi ve tarafların
anlaşmalı olarak boşanmalarına karar vermesi mümkündür.
Boşanma davalarında tazminat talepleri, velayetin
belirlenmesi, kusurun hangi eşte olduğunun saptanması, tarafların
sosyo-ekonomik durumlarının araştırılması, evlilik sürecinde edinilen malların
bölüşümü gibi süreçler yargılamanın uzamasına sebebiyet vermektedir. Tüm bunlar
esasen tarafların talepleri ile de yakından ilişkilidir.
Bu araştırmaların uzun sürmesinin sebebi tarafların her
ikisinin de müşterek çocuklarının velayetinin kendisinde kalmasını istemeleri,
nafaka miktarında uzlaşamamaları, tazminat talebinde bulunurken kusuru karşı
tarafa isnad etmeleri gibi sebeplerden ve bu konuda araştırma yapılması zorunluluğundan
doğmaktadır.
Yine her davada talebin biçimine göre değişen ilave
masraflar söz konusu olabilmektedir.
Ancak anlaşmalı boşanmada tanık dinletilmeyeceği, bilirkişi
raporu tanzim edilmeyeceği, keşif yaptırılmayacağı gibi hususlar gözetildiğinde
masrafların daha az olacağı ifade edilebilir.
Bununla birlikte başvuru harcı ve tebligat masrafı gibi
giderlerin yine de ödenmesi gerekir. 2021 yılı için bu masrafların toplamda 300
TL kadar olduğu ifade edilebilir.
Bunun yanında tarafların kendilerini bir avukat ile temsil
ettirmeleri hâlinde avukatlara ödenecek vekalet ücreti de söz konusu
olabilecektir.
Bu miktar 2021 yılı için belirlenen Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesi’nde belirtilen miktardan aşağı olamaz. Ancak bunun üzerinde bir ücreti
tarafların kendi aralarında belirlemesi mümkündür.
İştirak nafakası tarafların müşterek çocuklarının masrafına
ilişkindir.
Yoksulluk nafakası ise boşanma neticesinde yoksulluğa
düşecek eşin ihtiyaçları içindir.
Bu nafakaların miktarı tarafların sosyo-ekonomik durumuna
göre belirlenmektedir.
Ancak önemle belirtilmelidir ki yoksulluk nafakası anlaşmalı
boşanma sürecinde talep edilmediği takdirde boşanmanın kesinleşmesi sonrasında
talep edilemez.
Gerek karar verilmeden önce ve gerek karar verildikten sonra
ve henüz kesinleşmeden evvel tarafların anlaşmalı boşanmadan vazgeçmesi
mümkündür.
Anlaşmalı boşanma diğer boşanma sebeplerinden farlı olarak
tarafların muhtemel uyuşmazlık konularının tamamında uzlaşma sağladığı bir
boşanma türüdür.
Bu sebeple bu davalar hızlı bir şekilde sonuçlanmaktadır.
İş yoğunluğu sebebiyle dava dilekçesinin verildiği gün duruşma açılması pek mümkün değildir.
Ancak duruşma günü belirlendikten sonra genelde aynı gün karar verilmektedir.
Gerekçeli karar yazılarak taraflara tebliğ edildikten sonra
da tarafların istinaf başvurusu yapmaması üzerine karar kesinleşmektedir.
Anlaşmalı boşanmanın
şartlarından rahatsızlık duyan eş henüz boşanma kararı verilmeden önce durumu
mahkemeye bildirerek davayı çekişmeli hâle getirebilir.
Eğer karar verilmiş ise, gerekçeli kararın tebliğinden sonra
iki hafta içerisinde istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmaktadır. Eğer bu yola
başvurursa dava çekişmeli hâle geleceğinden yeniden görülmek zorunda
kalınacaktır.
Fakat eğer iki haftalık yasal süre geçmiş ve boşanma kararı
kesinleşmiş ise bu kararı ortadan kaldırmak kural olarak mümkün değildir.
Tarafların kendi iradeleri ile yeniden evlenmelerinde ise yasal bir mani
yoktur.
Anlaşmalı boşanma bir defa gerçekleştikten sonra protokolde
belirlenen tüm şartlar yargı kararının bir parçası hâline gelir.
Bu sebeple ortada kesinleşmiş bir yargı kararının yerine
getirilmemesi durumu söz konusudur.
Bu durumda tarafların icra yoluna başvurmaları mümkündür.
Anlaşmalı boşanma davasına eşlerden birinin gelmemesi kabul
edilebilir ve belgelendirilebilir bir mazerete dayanıyorsa, hâkim duruşmayı
ileri bir tarihe erteleyecektir.
Ancak böylesi bir mazeret olmaksızın taraflardan birisi
duruşmaya gelmemişse hâkim diğer tarafa davaya çekişmeli olarak devam edip
etmeyecekleri yönündeki kararını sorar.
Duruma göre dava çekişmeli olarak devam eder. Karşı tarafın
duruşmalara gelmemesi çekişmeli davanın ilerlemesine mani değildir.
Boşanma kararı
kesinleştikten sonra ilgili mahkemenin yazı işleri müdürü tarafından boşanma
ilamı nüfus müdürlüğüne gönderilmektedir.
Sistem üzerinden kendilerine iletilen bu ilam doğrultusunda ilgili nüfus müdürlükleri söz konusu boşanma ilamını nüfus kayıtlarına işlerler. Bunun için ilave bir talep ya da başvuru gerekmez.
Ancak boşanan eş, eski eşinin soyadını kullanmaya devam etmek istiyorsa bunun da protokolde anlaşma maddeleri arasına eklenmesi mümkündür. Bu durumda karar ve kayıt buna göre düzeltilir.
Boşanma sonrasında nüfus cüzdanı bölümünde “dul” ya da
“boşanmış” değil, sadece “bekar” yazmaktadır. Ancak söz konusu boşanma kararı
nüfus kayıt örneğinin açıklamalar kısmında görünecektir.
……. AİLE MAHKEMESİ’NE
ADRES:
DAVALI :
ADRES: :
DAVA KONUSU: Evlilik birliğinin trafların anlaşmaları
üzerine sona erdirilmesi talebinden
ibarettir.
HUKUKİ SEBEPLER : HMK,TMK 166, 168 ve ilgili yasal
düzenlemeler ile yargısal
içtihatlar.
DELİLLER : Nüfus kayıt örneği, tapu kayıtları, tescil
belgeleri vs.
AÇIKLAMALAR :
-Tarafların hangi tarihte evlendikleri
- Müşterek çocuk sayısı ve isimleri
- Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile
tarafların anlaşarak boşanmayı karşılıklı olarak kabul ettikleri
- Dilekçe Ek’inde sunulan protokol içeriğini karşılıklı
olarak kabul ettikleri
Gibi hususlar
belirtilir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde dilekçeye ekli Protokol ve ilgili yasal düzenlemeler uyarınca anlaşmalı boşanma talebimizin kabulüne,
Dilekçeye ekli protokol düzenlemesi çerçevesinde müşterek
çocukların velâyetinin ve sair hususlarda varılan mutabakata ilişkin anlaşma
metninin boşanma kararının eki sayılmasına,
Karar verilmesi hususunda;
Gereğini takdirlerinize saygılarımla arz ederim. …/…./……
(İsim ve İmza)
DAVALI : ………………….
Gerek müşterek çocukların durumuna dair ve gerekse
boşanmanın mâli sonuçları hususunda iş bu protokolde yer alan hükümlere riayet
etmeyi karşılıklı olarak kabul etmişlerdir.
HÜKÜMLER :
(Eğer taraflar belli bir miktar yoksulluk nafakası üzerinde
anlaşmışlar ise bunun miktarını ve bu miktar üzerinde uzlaştıklarını da
belirtirler.)
III- VELAYET VE İŞTİRAK NAFAKASI : Davacı ve davalı,
müşterek çocukları olan ……….’nın velayetinin davacı/davalı anne
…………………..’e verilmesi konusunda anlaşmışlardır. Baba ……., aylık …. TL
iştirak nafakası ödemeyi kabul etmiştir.
Bu anlaşma çerçevesinde tarafların ortak mallarından;
…………(Bu kısımda tarafların hangi ortak mallarının kime
bırakıldığı açıkça yazılacaktır.)
SONUÇ : Taraflar iş bu protokol hükümleri çerçevesinde bir anlaşmaya varmış olup, boşanma kararına ek olarak kabul edilmek üzere taraflarca birlikte imza altına alınarak sayın mahkemeye arz edilmiştir. …/…/2021
DAVACI
DAVALI
İsim
ve İmza
İsim ve İmza
Anlaşmalı boşanma basit gibi görünen ancak yapılacak basit
bir hata nedeniyle ömür boyu hak mahrumiyetleri yaşanabilecektir. Bu nedenle
bir boşanma avukatı yardımı almak her zaman lehinize olacaktır.