Çocuğun cinsel istismarı nedir? Bu suç diğer cinsel suçlardan nasıl ayrılır?
Çocuğun Cinsel İstismarı TCK

Çocuğun Cinsel İstismarı TCK

Çocukların cinsel istismarı suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı Suçlar” başlığını taşıyan ikinci kısmının “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı bölümünde yer almaktadır.

Biz de bu yazımızda uygulamada sıkça yöneltilen sorulara cevap vermek suretiyle “Çocukların cinsel istismarı” suçunu inceleyeceğiz.

 

Soru 1: Çocuğun cinsel istismarı nedir? Bu suç diğer cinsel suçlardan nasıl ayrılır?

 Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar; öncelikle mağdura/mağdureye fizikî bir temas olup olmamasına göre bir ayrıma tâbi tutulur. Eğer fiziken herhangi bir temas söz konusu değilse, yani sadece sözle ya da organ teşhir etmek suretiyle, telefonla arayarak, cinsel içerikli resimler göstererek, mesajlar göndererek vs. gerçekleşmişse bu eylem “cinsel taciz” suçunu oluşturur. “Cinsel taciz” ile “çocukların cinsel istismarı ” birbirlerinden farklı suçlardır.

Cinsel maksatla gerçekleştirilen eylem fiziksel bir temasta bulunmak suretiyle gerçekleştirilmişse bu sefer mağdurun/mağdurenin yaşına göre bir ayrıma tabi tutulur:

Eğer söz konusu cinsel davranış 18 yaşından büyük bir kişiye, yani yetişkinlere karşı işlenmiş ise “Cinsel Saldırı” suçunu oluşturur.

Ancak cinsel davranış 18 yaşından küçük bir çocuğa karşı işlenmiş ise; duruma göre “Reşit Olmayanla Cinsel İlişki” ya da “Çocukların Cinsel İstismarı” suçlarını oluşturur.

Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile çocukların cinsel istismarı suçunu birbirinden ayırt edebilmek için çocuğun yaşı, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişip gelişmediği ve rıza kavramı önem kazanmaktadır.

Mağdur 0-15 yaş arası ise ® Çocuğun Cinsel İstismarı (TCK 103)

 

Mağdur 15-18 yaşında olup fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş ise ®  Çocuğun Cinsel İstismarı (TCK 103)

 

Mağdur 15-18 yaşında olup fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş ise ® Rıza yoksa Çocuğun Cinsel İstismarı (TCK 103)

                 Rıza varsa Reşit Olmayanla Cinsel İlişki (TCK 104)

 

Soru 2: Çocuğun cinsel istismarı TCK maddesi hangisidir?

 Çocukların cinsel istismarı suçu 5237 sayılı TCK’nın 103’ üncü maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir:

“(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; 

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,

anlaşılır.

(2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”

 

Soru 3: Çocukların cinsel istismarı suçunda mağdurun rızası eylemi suç olmaktan çıkarır mı? (Cinsel istismarda rıza)

 Bu soruya ilk soruda esasen cevap vermiş bulunuyoruz. Ancak burada önem arz eden bir hususa temas etmekte fayda vardır. Rızanın hukuken kabul edilebilir olması için mağdurun, rızaya konu eylemin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmiş olması gerekir. Çocukların cinsel istismarı suçunda mağdur çocuk olduğu için bu yetenek çoğu zaman gelişmiş olmaz. Bu yüzden kanun koyucu çocuğun yaşı bakımından bir ayrıma gitmiş ve 15 yaşı sınır olarak kabul etmiştir. Buna göre;

15 yaşın altında olan çocukların açıkladığı rızaya hukuken hiçbir değer atfetmemiştir. Bir başka ifade ile 15 yaşını doldurmamış olan bir çocukla girilen cinsel ilişki ya da böyle bir çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel her türlü davranış -bu çocuğun rızası ile gerçekleşmiş olsa dahi- suç oluşturacaktır.

15 yaşını doldurmuş olan her çocuğun akli melekeleri aynı düzeyde gelişmemiş olabilir. Bunu da öngören kanun koyucu 15-18 yaş arasındaki çocuklardan fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olanların açıkladığı rızayı da geçersiz saymıştır. Bunlar tıpkı 15 yaşından küçük diğer çocuklar gibi değerlendirilirler.

Ancak eğer mağdur çocuk 15-18 yaş grubunda ise ve fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş ise bu çocukların rızalarına hukuki sonuç bağlanmıştır. Bu çocukların açıkladıkları rızaya uygun olarak gelişen cinsel ilişki eylemi, “çocukların cinsel istismarı” suçunu değil “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçunu oluşturur. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması da mağdurun şikayetine tâbidir.

 

Soru 4: Çocukların cinsel istismarı suçunun cezası nedir?

 Çocukların cinsel istismarı suçunun cezası, eylemin gerçekleştirilme biçimine ve mağdurun yaşına göre değişiklik göstermektedir. Suçun temel haline ilişkin fıkralar şu şekildedir:

“(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; (1)

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,

anlaşılır.” (TCK; m. 103/1)

 

Eğer 12-15 yaş arasındaki çocuğa karşı gerçekleşen cinsel davranış ani bir hareketle gerçekleşmiş ise bu eylem “sarkıntılık” düzeyinde kabul edilir ve cezası üç yıldan sekiz yıla kadardır. Eğer çocuk 12 yaşını doldurmamışsa verilecek ceza beş yıldan az olamaz. “Ani hareket” derken organ sokma eyleminden söz edilmediğine dikkat etmek gerekir. Mesela mağdur çocuğun cinsel bölgelerine ya da göğüs kısmına vs. el ile temas edilmesi, vücudunun kısa süreli olarak okşanması gibi eylemler “sarkıntılık” kabul edilir. 

Fakat eğer eylem sarkıntılık düzeyini aşan seviyede sırnaşık eylemler biçiminde cereyan etmişse ceza sekiz yıldan on beş yıla kadardır. Eğer çocuk 12 yaşını doldurmamışsa verilecek ceza on yıldan az olamaz. Burada da “organ sokma” eyleminden söz edilmemektedir. Yukarıda sözünü ettiğimiz temas eylemlerinin süreklilik göstermesi, uzunca bir süre devam etmesi, ani bir eylemle değil devamlılık gösteren eylemler bütünü içerisinde ortaya çıkması ifade edilmektedir.

Ancak eğer eylem vücuda organ sokma ya da herhangi bir cisim sokma biçiminde gerçekleşmişse; o zaman ceza daha da ağırlaşmaktadır:

“Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.”

Maddede belirtilmemiş olmasına karşın bu cezaların üst sınırı yirmi yıldır (Bkz. TCK m. 49/1)

Bu soruda çocukların cinsel istismarı suçunun sadece temel hallerinin cezasını belirttik. Bazı hâller vardır ki, çocukların cinsel istismarı suçunun cezasını daha da ağırlaştırır. Bunları bir sonraki soruda cevaplandıracağız.

Soru 5: Çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli halleri nelerdir? (Cinsel isitsmarın ağırlaşmış hali)

 Çocukların cinsel istismarı suçunun bazı işleniş biçimleri yahut failin kişiliği suçun cezasını arttırıcı bir nitelik arz eder. Çocukların cinsel istismarı suçunun;

·         Birden fazla kişi tarafından birlikte,

·         İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

·         Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

·         Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

·         Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

 

işlenmesi hâlinde, bir önceki soruda belirttiğimiz temel cezalar yarı oranında artırılarak uygulanır.

 

Eğer cinsel istismar suçu;

 

On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da diğer çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, verilecek cezalar ayrıca yarı oranında artırılır.

 

Şimdi bir de çocuğun cinsel istismarı eyleminin gerçekleştirilme biçiminden ötürü mağdur/mağdure çocuğun yaralanması yahut ölmesi durumunu el alalım:

“(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” (m. 103/5-6)

 

Eğer çocuğun cinsel istismarı eylemi neticesinde mağdurun/mağdurenin;

 

·         Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

·         Konuşmasında sürekli zorluğa,

·         Yüzünde sabit ize,

·         Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

·         Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

·         İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

·         Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

·         Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

·         Yüzünün sürekli değişikliğine,

·         Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,

·         Vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına

 

Sebep olunmuşsa, cinsel istismar eyleminin cezasına ilaveten ayrıca bu eylemlerden dolayı da ceza verilir. (Bkz. TCK; m. 87)

 

Eğer cinsel istismar eylemi nedeniyle mağdur/mağdure bitkisel hayata girmiş veya ölmüş ise, faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

 

Soru 6: Cinsel istismar şikayete tâbi suçlardan mıdır? Cinsel istismarda şikayet süresi ne kadardır?

  Çocukların cinsel istismarı suçu kural olarak şikayete tâbi değildir. Ancak sadece sarkıntılık düzeyinde kalan istismar eyleminde fail de çocuk yaşta ise suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tâbi kılınmıştır.

                “Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.”

            Şikayet hakkı kime aittir?

Mağdur 15 yaşını doldurmuş ve fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş ise şikayet hakkı kendisine aittir. Ancak bu durumda olmayan mağdurların şikayet hakkı veli/vasileri tarafından kullanılır.

Şikayet süresi ve usulü nedir?

Şikayet süresi ve şikayete ilişkin diğer konularda TCK 73’üncü maddesi yol oldukça açıktır. İlgili düzenleme şu şekildedir.

 “(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.

            (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.

            (3) Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.

            (4) Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.

            (5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.

             (6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez.

   (7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.” (m.73)

 

Soru 7: Cinsel istismara af varmı?

  İki türlü af kanunu bulunmaktadır: Genel af ve özel af. İlgili yasal düzenleme şu şekildedir:

 “(1) Genel af halinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.

            (2) Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.

            (3) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.”

 

            Affın kapsamı, Af Kanunu’nun içeriğine göre belirlenmektedir. Eğer cinsel istismar suçunun failleri genel/özel af kapsamına alınırlarsa aftan tıpkı diğer şüpheli/sanık/mahkumlar gibi faydalanabilirler. 

 

Soru 8: Cinsel istismar suçu görevli mahkeme neresidir?

Çocukların cinsel istismarı suçunun sarkıntılık düzeyinde kalan hali için görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

Ancak diğer hâllerde ağır ceza mahkemesi görevlidir.

Çocukların Cinsel İstismarı Yargıtay kararları

“Sanığın, suç tarihinde onsekiz yaşını tamamlamayan mağdureye yönelik yanaklarından ve boynundan öpme, kalçalarını ve göğüslerini elleme şeklindeki bedensel temas içeren eylemlerinin TCK'nın 103/1-b maddesinde düzenlenen çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilip hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında belirlenecek lehe Kanuna göre hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek sanık hakkında TCK'nın 102/1. maddesinde tanzim edilen basit cinsel saldırı suçundan hüküm kurulması...” (Yargıtay 14. CD., 11.11.2015 t., E. 2014/858, K. 2015/10493 sayılı kararı)

 

“Oluşa uygun kabule göre, sanığın suç tarihinde mağdura 20 TL vererek cinsel ilişki teklif etmesi şeklindeki, bedensel temas içermeyen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 105. maddesine uyan cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun basit cinsel istismar suçundan hüküm kurulması,…” (Yargıtay 14. CD., 14.05.2015 t., E. 2015/1536, K. 2015/6486 sayılı kararı)


  • Paylaş: