Trafik kazası sonucunda şoförün sadece olay yerini terk etmesinin sigorta ettirene rücu sebebi olmayacağına dair Yargıtay kararlarına yer verilecektir.
Trafik kazalarında karşı tarafa verilen zararların tazmini bakımından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) yaptırılmaktadır. Bu sigortayı yaptırmak zorunlu olupkaza sonucu zarara uğrayan kişiler uğradıkları maddi zararı karşı tarafın sigorta şirketinden talep edebilir.
Sigorta şirketi mağdur olan kişi ya da kişlere bu zararı öder ve kural olarak o süreç tamamlanmış olur. Ancak bazı hallerde sigorta şirketi zararı karşıladıktan sonra ödediği meblağı sigortalıya rücu eder.
Sigorta Şirketinin Olay Yerini Terk Halinde Rücu Yapmasının Dayanağı Nedir
Hangi hallerde sigorta şirketinin rücu hakkına sahip olduğu "Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları" adlı düzenleyici işlemde belirtilmektedir.
Genel Şartlar'ın B.4. maddesindeki bu şartlardan biri de kaza sonrasında olay yerinin terk edilmesidir.B.4. maddesinin (f) bendi şöyledir:
"Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,"
Yargıtay Kararlarına Göre Sadece Olay Yerini Terk Rücu Sebebi Değildir
Zaten madde metninden de görüleceği üzere trafik kazası sonrasında can güvenliği, sağlık kuruluşuna gitme gibi nedenlerle kaza yeri terk edilmiş ise sigorta şirketi sigortalıya rücu edemez.
Yargıtay verdiği kararlarında bu konuda daha hakkaniyetli ve sigortalı lehine kararlar vermektedir. Bu bakımdan Yargıtay içtihatlarında sadece olay yerini terk etti diye açılan rücu davalarının reddedilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Ayrıca Yargıtay bu davalarda ispat külfetini sigorta şirketine yüklemektedir.
Aracı kullanan kişinin rücu imkanını ortadan kaldırmak amacıyla ve bu doğrultuda özel bir saikle olay yerini terk ettiğine dair ispat külfetini de sigorta şirketine yüklemektedir. Mesela şoförün alkollü olduğu için kasıtlı olarak olay yerini terk ettiği iddiası varsa bunu sigorta şirketinin ispatlaması gerekmektedir.
Sadece Olay Yerini Terk Etmenin Rücu Sebebi Olmadığına Dair Emsal Kararlar
“Davacı …, davalı … adına kayıtlı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, kaza sırasında sigortalı aracı kullanan kişinin olay yerini terk ettiğini, ehliyet ve alkol durumunun belirsiz olduğunu ileri sürerek poliçe kapsamında ödediği tazminatı sigortalıdan rücuan tazmini talebinde bulunmuştur. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçe genel şartlarının B.4. maddesinde sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebileceği haller düzenlenmiş olup, rücu hakkının doğduğunun ve maddede sayılan bu hallerin mevcut olduğunu ispat yükü sigorta şirketindedir. Davacı vekili dava dilekçesinde rücu nedeni olarak sürücünün firar ettiğini belirtmiş olup sürücünün olay yerini terk etmesi sigortacıya rücu hakkı vermez. Sigorta şirketinin somut delillerle genel şartlar B.4. maddesinde sayılan hallerin gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir. Davacı …, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları uyarınca, sürücünün ehliyetsiz olduğunu veya alkollü bulunduğunu somut delillerle kanıtlaması buna göre araştırma inceleme yapılması gerekir. (HGK.nun 10.12.1997 gün 1997/11-772-1043, HGK.nun 16.12.1998 gün, 1998/11-872-905, HGK.nun 22.12.2010 gün 2010/17-655, 688 Sayılı kararları)” YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2015/14237 K. 2018/7746 T. 13.9.2018
"Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre davacının maliki olduğu aracın sürücüsünün kaza yerini terk etmesi rücu sebebi değildir. Ayrıca eldeki dava akitler arası bir dava olup aracın rent a car sözleşmesi ile devrinin dahi sonuca bir etkisi yoktur. Buna göre; davalı zorunlu trafik sigorta şirketinin icra takibindeki rücu talebi haklı olmadığından, davacı sigortalının menfi tespit talebinin kabulü gerekirken, aksi yönde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2017/63 K. 2018/1269 T. 22.2.2018
"Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın, alkollü araç kullanma ve olay yerini terk nedeniyle rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece davalının %100 asli ve ağır kusurlu oluşu, sigorta genel şartlarının B.4-f ve B.1 maddeleri uyarınca davacının rücu hakkı doğduğuna karar verilmiş ise de Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Daire’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur” dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda; davalının alkollü şekilde sevk ve idaresindeki aracıyla önünde seyreden motorsiklete çarptığı, daha sonra olay yerinden kaçtığı, meydana gelen trafik kazasında davalının %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda, Ceza Mahkemesinin kabul biçimi ile sürücünün açıklanan bu ihlali kasıt veya ağır kusur olarak nitelendirilemez.
Bunun yanında; dava konusu olaydan sonra davalı olay yerinden kaçmıştır. Sigortalı araç sürücüsü davalının kaza sonrası olay yerinden ayrılması tek başına rücu nedeni olmasa bile davalının olay yerini terk etmesi ve kaza sonrası 1,57 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi karşısında trafik kazasının münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu nedenle Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının tespit edilmesi, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin tespit edilmesi durumunda, rücu şartlarının gerçekleştiğinin kabulü gerekirken eksik inceleme neticesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
(YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ, 2017/3307 E.,2019/10090 K. 04/11/2019)
9- "Dava, trafik kazası nedeni ile itirazın iptali istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta
Poliçesi’nde sigortalıya rücu edilebilmesi K.T.K. ve...genel şartlarda
düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmüne göre, sigortalı, sigortacıya intikal eden
haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı sorumlu
olur.
Somut
olayda rücu hakkının dayanağı olarak zararı oluşturan olay tamamen sigortalının
kusuru nedeniyle oluşmuştur. Davacı ..., sigortalının olay yerini terk etmesi
nedeniyle, sigortalının yükümlülüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüş ise de, dosya
içeriğine göre davalının olay sonrasında kolluk güçlerine ifade verdiği ve kaza
tutanağına uyan beyanı ile de kusurun tamamının kendisinde olduğunu
belirtmiştir. Salt olay yerinde bulunmamak sigortacının kendi sigortalısına
rücu hakkını vermez."
YARGITAY 17.
HUKUK DAİRESİ,2016/5264 E.,2019/1876 K. 21/02/2019
"Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın B.4. maddesi gereği, davacı sigortacının sigortalısına rücu edilebilmesi için sadece olay yerinin terk edilmesinin yeterli olmadığı, bu sebeple zararın artmasına neden olunmasının gerektiği, davacı yanın olay yerinin terk edilmesi nedeniyle zararın arttığını iddia ve ispat edemediği, davacının davalı sigortalısına rücu hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere,
mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde
usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu'nun 95. maddesi, taraflar arasındaki poliçe ve ZMSS Genel Şartları
gereği, davacının davalı sigortalısına rücu hakkı bulunmadığının usulünce
tartışılıp araştırılmış ve tespit edilmiş olmasına göre; davacı vekilinin
yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA... oybirliğiyle karar
verildi.
(YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ, E : 2015/17172; K:2018/9813, Tarih: 30.10.2018)