Orman Yangını Nedeniyle Devletten Tazminat Alınabilir mi ?
Orman Yangını Nedeniyle Devletten Tazminat Alınabilir mi ?

Orman Yangını Nedeniyle Devletten Tazminat Alınabilir mi ?

Biz de bu yazımızda orman yangınları nedeniyle ortaya çıkan zararların tazminine ilişkin davalar hakkında bilgi vermek ve bir kısım açıklamalar yapmak istiyoruz.

Son zamanlarda ülkemizin birçok yerinde ortaya çıkan orman yangınları, milyonlarca Türk Lirası maddi ve tarifi imkansız manevi zararlara sebep olmuştur. Bu durum bir yığın hukuki sorun ve tartışmayı da beraberinde getirmiştir.

Ormanların korunmasında yetki ve sorumluluğun hangi makamda olduğu, orman yangınları sebebiyle oluşan maddi ve manevi zararları tazmin etmenin mümkün olup olmadığı, eğer böyle bir tazminat davası açılabilecek ise bu tür davaların hangi mahkemelerde, ne gibi bir usul takip edilerek, ne kadar süre zarfında, kime karşı ve ne şekilde açılacağı sıklıkla gündeme getirilir olmuştur.

Orman Yangını Bakımından ve Genel Olarak Ormanların Korunmasında Hangi Kurum/Makam Yetkili ve Sorumludur?

 Ormanların  korunması görevi Tarım ve Orman Bakanlığına aittir. Yani yangınların söndürülememesi ve buradaki bir ihmalden dolayı oluşan zarardan da devlet özelinde Tarım ve Orman Bakanlığı sorumludur.

Orman yangınlarına zamanında müdahale edilerek söndürülmesi bir kamu hizmetidir. Bu hizmetin icrası esnasında ortaya çıkan ihmal ve kusurlardan dolayı meydana gelen zararlardan sorumluluk idareye (devlete) aittir.

 

Orman Yangını ve Sorumluluk Açısından Hukuki Kurallar

            Anayasanın Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169 ucu maddesinde şu düzenleme yer almaktadır:

….Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.”

 6831 sayılı Orman Kanununun ilgili maddesi şu şekildedir:

Orman idaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır.

Orman sayılan alanlar dışındaki yangınlarda ormana sirayet etme riski bulunan kırsal alan yangınlarının söndürülmesine imkânlar ölçüsünde katkı sağlanır. Bu maksatla görevlendirilen personel hakkında 71 inci madde hükümleri uygulanır.

Orman yangınlarını önlemek maksadıyla, orman yangını öncesinde ve yangın esnasında orman idaresi ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu, mahallin en büyük mülki idare amiri sağlar. Kamu kurum ve kuruluşları, mahallin en büyük mülki idare amirinin verdiği talimatları yerine getirmek ve her türlü desteği sağlamakla yükümlüdür.

Yangın söndürme çalışmalarına fiilen katılan resmi ve özel her türlü aracın akaryakıt giderleri Orman Genel Müdürlüğünce karşılanır.

Orman yangınlarıyla mücadelede gönüllülerden de faydalanılır. Gönüllülerin yangına ulaşımı ile yangın söndürmeye yarayacak aletleri ve giyecekleri, Devlet ormanlarında orman idaresi, diğer ormanlarda ise sahipleri tarafından karşılanır. Yangına katılan personel ve gönüllülerin iaşe giderleri yangın söndürme faaliyetleri süresince orman idaresi tarafından karşılanır.

Bu Kanuna göre izne konu edilen Devlet ormanlarında izin sahipleri, hususi ve hükmi şahsiyeti haiz amme müessesesine ait ormanlarda ise sahipleri, orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesi ile ilgili her türlü tedbiri almakla yükümlüdürler.” (6831 S.K; m. 69)

Ayrıca 10.07.2018 tarih ve 30474 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1  numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde;

(1) Tarım ve Orman Bakanlığının görev ve yetkileri şunlardır:

….

ç) Ormanların korunması, geliştirilmesi, işletilmesi, ıslahı ve bakımı, çölleşme ve erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve ormanla ilgili mera ıslahı konularında politikalar oluşturulması amacıyla çalışmalar yapmak” (m. 410) düzenlemesi ile ormanların korunması konusunda görev ve yetki Tarım ve Orman Bakanlığına bırakılmıştır.

Anılan yasal düzenlemelerin bir arada değerlendirilmesinden çıkan sonuç; ormanların korunması ve orman yangınlarının önlenmesi görevinin merkezi idareye (Tarım ve Orman Bakanlığına) ait olduğudur. Kamu hukukunda yetki ve sorumluluğun paralel olarak düzenlendiği hususu da göz öne alındığında; kamusal nitelikte olduğu konusunda herhangi bir kuşku bulunmayan bu hizmetin yerine getirilmesi esnasında kişilerde meydana gelebilecek zararlar hususunda yetkili ve görevli idarenin sorumlu olacağı konusunda herhangi bir tereddüt yoktur.

 Orman Yangını Nedeniyle İdarenin(Devletin) Sorumluluğunun Nitelik ve Kapsamı Nedir?

 Orman yangınlarından dolayı ortaya çıkması muhtemel olan zararlar oldukça çeşitlidir. Bu sebeple idarenin tazminat sorumluluğunun kapsam ve niteliğinin belirlenmesi bu zararların teker teker ele alınarak değerlendirilmesi ile mümkündür:

            Orman yangınlarından dolayı zarara uğraması kişiler ve zararları şu şekilde sınıflandırılabilir:

1- Orman yangınlarından dolayı doğrudan can ve mal kaybına uğrayan kişilerin zararları (tüm maddi kayıplar ve yasal faizi ayrıca manevi tazminat vb. )

2- Orman yangınlarına müdahale edilmesi sürecinde gönüllü olarak hizmet etmiş kişilerin maruz kaldığı zararlar (tüm maddi kayıplar, bedensel hasar, işgücü kaybı ve manevi tazminat vb.)

3- Orman görevlilerinin yangına müdahale esnasında maruz kaldıkları zararlar((tüm maddi kayıplar, bedensel hasar, işgücü kaybı ve manevi tazminat vb.)

 

Şimdi bu zararları ayrı başlıklar halinde ele alalım.

 

Orman Yangını Nedeniyle Açılacak Dava: Tam Yargı Davası

·        Tam yargı davası açılmadan önce, ilgililer Tarım ve Orman Bakanlığına eylemi  ve zararı öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl içerisinde yazılı başvuru yapmalıdırlar. İlgililer bu başvuruda maruz kaldıkları zararı belgelendirerek haklarının yerine getirilmesini isteyeceklerdir.

·        Eğer bu talep kısmen/tamamen reddedilirse, red cevabının tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde tam yargı davası açılabilir. 

 

·        Eğer talebin yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde bakanlık herhangi bir cevap vermeyip de suskun kalırsa, 60 günlük dava açma süresi bu 30 günün bitiminden itibaren başlar.

 

·        Bu dava, idare mahkemelerine usulüne uygun olarak yazılacak bir dilekçe ile açılır.

 Orman Yangını Nedeniyle Kimler Dava Açabilir

-Yangın nedeniyle maddi ve manevi zarar gören vatandaşlar veya yabancılar

-Yangına müdahale nedeniyle gönüllü hizmet etmiş ve zarara uğramış kişiler

-Yangına müdahale nedeniyle zarar gören kamu görevlileri (itfaiye görevlileri, Tarım Bakanlığı görevlileri, belediye çalışanı, polis, asker vs.)

 

Şimdi bu durumu daha yakından inceleyelim;


a)  Orman yangınlarından dolayı doğrudan can ve mal kaybına uğrayan kişilerin zararları (sıradan vatandaşlar ve yabancılar) neye göre kaşılanır?

 

Bu kişiler bakımından idarenin sorumluluğu bir kusur sorumluluğudur. İdare hukuku öğretisinde buna "hizmet kusuru" denmektedir.

Hizmet kusuru, idarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde ya da işleyişindeki bozukluğu ifade etmektedir. İdarenin istihdam ettiği kamu görevlileri kusurlu olsa da olmasa da eğer hizmetin kuruluş, düzenleniş ve işleyişinde bir bozukluk veya aksaklık söz konusu ise hizmet kusuru var demektir. Özetle hizmet kusurunun belli bir kamu görevlisine irca edilmesi veyahut kişiselleştirilmesi gerekli değildir. (Metin GÜNDAY; İdare Hukuku, 2004, s. 330-331)

Buna göre idare, üstlenmiş olduğu hizmetin kötü işlemesinden, geç işlemesinden yahut hiç işlememesinden ötürü ortaya çıkacak zararlardan sorumlu tutulacaktır.

İdarenin hizmet kusurundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için ortada bir idari davranış”, zarar” ve bu ikisi arasında kurulabilecek bir nedensellik bağı” bulunmalıdır. “İdari davranış”, idarenin ihmalî davranışından da kaynaklanıyor olabilir. Bununla birlikte öyle durumlar vardır ki, idarenin davranışı” ile ortaya çıkan zarar” arasındaki nedensellik bağı” kesilir. Bu durumlarda idarenin sorumluluğundan söz edilemez. Özellikle yangın, deprem, sel gibi önceden öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan tabiî afetler bunlar arasındadır. Bu sebeplere mücbir sebepler” denmektir ve öngörmesi hiç de zor değildir ki, idare orman yangınlarından ötürü kendisine açılacak davalarda mücbir sebep” savunmasına dayanacaktır.

Ancak nedensellik bağının kesilmesi için, yani idarenin ihmalinden kaynaklanan zararlardan ötürü sorumluluğunun ortadan kalkması için, söz konusu mücbir sebebin idarenin ortaya koymuş olduğu büyük bir dikkat ve özenle dahi önlenmesi mümkün olmayan bir nitelik arz etmesi gerekir.

 Türkiyede meydana gelen orman yangınlarına gelecek olursak durumun hiç de öyle olmadığı görülmektedir. Dünyada emsallerine sıkça rastlandığı üzere, orman yangınlarında devletler yangın söndürmek için görevlendirilmiş özel uçaklar, özel ekipmanlar ve eğitimli görevlileri hazır bulundurmaktadırlar.

Böylece olası bir yangın durumunda söz konusu idari imkanlar ivedilikle harekete geçirilmekte ve felaketin boyutu mümkün olduğunca azaltılmaktadır.

İşte ancak bu gibi durumlarda, yani mümkün olan en kısa sürede müdahale edilip tüm imkanlar seferber edilmesine rağmen ortaya çıkan zararlar bakımından mücbir sebebe dayanılabilir.

 Oysa kamuoyuna yansıdığı kadarıyla Türkiye'de gerçekleşen orman yangınları bakımından Tarım ve Orman Bakanlığı'nın böyle bir hazırlığının bulunduğu, yangın söndürme uçaklarını ivedilikle ve sorunsuz olarak görevlendirdiği görülmemiştir.

Yine 6831 sayılı Orman Kanununda yer alan Orman yangınlarını önlemek maksadıyla, orman yangını öncesinde ve yangın esnasında orman idaresi ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu, mahallin en büyük mülki idare amiri sağlar” (m. 69/III) hükmü uyarınca yangının söndürülme sürecinde kamu görevlileri arasındaki işbirliği ve koordinasyonun sağlanması mahallin en büyük mülki amirine yüklendiği cihetle ortaya çıkan koordinasyonsuzluk manzarasının sorumlusunun da merkezi idare olması gerekir.

 Bu sebeple her ne kadar yangınların ortaya çıkış süreci konusunda doğrudan idareye atfedilebilecek bir kusur olmasa da, söz konusu zararın ivedi bir müdahale ile ve fazla yaygınlaşmadan giderilmesi mümkün olduğu halde, kimi yerlerde hizmetin oldukça geç işlemesi, kimi yerlerde ise hizmetin hiç işlememesi sebepleriyle hizmet kusurunun ortaya çıktığı son derece açıktır.

Bu sebeple yaşanan orman yangınları sebebiyle can ve mal kaybına uğrayan vatandaşların idareye karşı hizmet kusuruna dayanan tam yargı davası” açma hakları bulunmaktadır. Öyleyse biraz da tam yargı davasının nasıl açılacağı, şartları ve süresi hususlarına temas edelim.


b)  Orman yangınlarına müdahale edilmesi sürecinde gönüllü olarak hizmet etmiş kişilerin maruz kaldığı zararlar neye göre karşılanır?

 

Orman yangınları, kontrol altına alınmaları oldukça güç tabiî afetlerdendir. Bu sebeple idare söz konusu yangınlara müdahale etmek bakımından her ne kadar gerekli ve yeterli teçhizatları her durumda hazır bulundurmak mecburiyetinde ise de yangının kapsam ne derecesi kimi durumlarda gönüllülerin desteğine de ihtiyaç gösterebilir. Bunu öngören kanun koyucu 6831 sayılı Orman Kanununa bir hüküm getirmek suretiyle gönüllülerin de orman yangınlarına müdahale sürecinde yardımcı olabileceğini düzenlemiştir.

Orman yangınlarıyla mücadelede gönüllülerden de faydalanılır. Gönüllülerin yangına ulaşımı ile yangın söndürmeye yarayacak aletleri ve giyecekleri, Devlet ormanlarında orman idaresi, diğer ormanlarda ise sahipleri tarafından karşılanır. Yangına katılan personel ve gönüllülerin iaşe giderleri yangın söndürme faaliyetleri süresince orman idaresi tarafından karşılanır.” (m. 69/V)

 Bununla birlikte söz konusu gönüllülerin yangını söndürme sürecinde maruz kalabilecekleri bedensel ve mal varlığına ilişkin zararlardan ötürü idarenin ne gibi bir sorumluluğunun söz konusu olacağı hususunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda da bir kısım açıklamalarda bulunmak gerekir.

Öncelikle ifade etmek gerekir ki kimi durumlarda kusursuz da olsa idarenin sorumluluğu cihetine gidilebilmektedir. İdare hukuku öğretisinde adına tehlike (risk) ilkesi” denen bir ilke uyarınca, tehlike ortaya çıkarma ihtimali oldukça fazla olan idari faaliyetler sebebiyle meydana gelen zararlarda -herhangi bir kusur şartı aranmaksızın- idare sorumlu tutulur. Hatta bu durumlarda idare tehlikenin önlenmesi için gereken her türlü özeni göstermiş dahi olsa sorumluluktan kurtulamaz.

 

Bu ilke genel olarak idarenin tehlikeli faaliyetleri” ve risk içeren araç ve gereçleri” ile mesleki risk içeren faaliyetleri” çerçevesinde gündeme gelir. Orman yangınlarının söndürülmesi sürecinde görev alan gönüllüler, her ne kadar kamu görevlisi olmasalar da yasa gereği (6831 S.K; m. 69/V) idari bir hizmetin yürütülmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu nedenle idarenin tehlikeli faaliyetlerinden olduğu kuşkusuz bulunan yangın söndürme işlemi esnasında maruz kaldıkları zararlardan ötürü idare kusursuz olarak sorumlu tutulabilecektir. Yine bu esnada kullanılan itfaiye araçları, arazöz, yangın söndürme hortumları, yangın söndürme tüpü gibi teknik araçların sebebiyet verdiği zararlar bakımından da aynı husus geçerlidir. İdare bu durumlarda ortaya çıkan zararlardan ötürü kusursuz sorumlu tutulmak gerektir.

 

İdarenin kusursuz sorumlu tutulduğu hallerde tazminat sorumluluğu tam yargı davası açılması sürecine ilişkin açıklamalarımıza paralellik gösterir. Bu sebeple bir üst başlıkta tam yargı davasının açılış sürecine ilişkin madde madde ifade ettiğimiz açıklamalar burada da aynen geçerlidir.

 

Burada ayrıca bir hususu da ifade etmek gerekir ki yangın söndürme sürecine şahsi araçları ile destek veren kişilerin her türlü akaryakıt giderlerinin de idare tarafından karşılanması gereklidir:

Yangın söndürme çalışmalarına fiilen katılan resmi ve özel her türlü aracın akaryakıt giderleri Orman Genel Müdürlüğünce karşılanır.” (6831 s.k; m. 69/IV)

 

c)  Orman görevlilerinin yangına müdahale esnasında maruz kaldıkları zararlar neye göre karşılanır?


Orman görevlilerinin yürüttükleri kamusal görev, mesleki risk” içermektedir. Bir üst başlıkta ifade ettiğimiz üzere idarenin mesleki risk içeren faaliyetleri sebebiyle ortaya çıkan zararlar tehlike ilkesi” uyarınca idarenin kusursuz sorumluluğu sonucunu doğurur. Bu açıdan yangın söndürme sürecinde orman görevlilerinin maruz kaldığı zararlar için de idarenin kusursuz sorumlu olduğu her türlü tartışmadan uzaktır.

 

Bununla birlikte 6831 sayılı kanunun 71 inci maddesi, tazminata ilişkin özel bir düzenleme içermektedir. Söz konusu yasal düzenleme şu şekildedir

 

Orman yangınlarını söndürme çalışmalarına bilfiil katılmış olanlardan;

 a) Ölenlerin kanuni mirasçıları ile yaşamak için gerekli hareketleri yapmaktan aciz ve hayatını başkasının yardım ve desteği ile sürdürebilecek şekilde malûl olanlara, ek gösterge dahil en yüksek devlet memuru brüt aylığının yüz katı tutarında,

 b) Diğer engelli hâle gelenlere engellilik derecesine göre (a) bendindeki tutarın % 25'inden % 75'ine kadar bir tutarda,

 c) Engellilik derecelerine girmeyecek şekilde yaralananlara, toplam ödeme tutarı (a) bendindeki tutarın % 20'sini geçmemek ve ödemesi ayda bir yapılmak üzere, iş göremezlik halinin devam ettiği her gün için 2500 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda,

 Tazminat ödenir. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz.

 Devlet memuru olup da engelli hâle gelen veya ölenler hakkında genel hükümler uygulanır. Ayrıca, bu memurlar (c) bendi hariç olmak üzere birinci fıkra hükmünden de yararlanırlar.

 Birinci fıkranın (a) bendi esaslarına göre tespit edilen tazminatın kanunî mirasçılara intikalinde; ölenin eş ve füruu veya yalnızca füruu ile içtima eden ve ölüm tarihinde sağ olan ana ve babasının her birine ayrı ayrı olmak üzere % 15 tutarındaki kısmı verildikten sonra kalanı içtima eden diğer mirasçılara ödenir. Diğer hallerde miras hükümleri uygulanır. Ancak ana veya babaya verilen tazminat çocukların her birine ödenen tazminattan fazla olamaz.

 Bu madde hükümlerine göre ödenecek tazminat, maddî ve manevî zararların karşılığıdır. Yargı mercilerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı olarak idarenin ödemekle yükümlü tutulacağı tazminatın hesabında, bu madde hükümlerine göre ödenen tazminat göz önünde tutulur.

 Orman yangınlarını söndürme çalışmalarında yaralanan, engelli hâle gelen ve hastalananların hastanelere nakli ve tedavi masrafları orman idaresince karşılanır.

 Bu madde hükümlerine göre ödenecek tazminattan yararlanacakların tespit usulü, engellilik dereceleri itibariyle uygulanacak tazminat oranları, ödemeye ilişkin esas ve usuller ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelik ile düzenlenir.” (6831 S.K; m. 71)

 Bu amaçla 11.12.2004 tarih ve 25667 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Yangınlarını Söndürme Çalışmaları Esnasında Ölenlere ve Sakatlananlara Ödenecek Tazminata İlişkin Yönetmelik” çıkarılmıştır.

 

Söz konusu yönetmelikte Orman Yangınlarını Söndürme Çalışmaları” kavramının Ormanlarda veya ormanlara dört kilometre mesafedeki diğer açık alanlarda çıkıp ormana sirayet ihtimali olan yangınların söndürülmesi amacıyla, ihbarın alındığı andan itibaren ilk hareket yerine dönünceye kadar bilfiil yapılan ulaşım, yangına müdahale, söndürme ve soğutma çalışmalarının tümünü” ifade eder biçimde tanımlandığına dikkat etmek gerekir. (Yön. m. 4)

Orman yangınları sebebiyle idare aleyhine açılacak tazminat davaları idare hukukunun temel ilkelerine ve bu konuda ortaya konulmuş yargısal içtihatlara ayrıca öğretide yer alan görüşlere tam bir vukufiyet gerektirir. Bu yönüyle oldukça teknik bir konudur.

Ayrıca idari yargılama usulü teknik detayların son derece yoğun ve önemli olduğu, en küçük bir hatanın dahi önemli hak kayıplarına sebep olabildiği incelikli bir başvuru sürecini gerektirir.

Bu sebeplerle idare hukuku alanında uzman nitelikli bir idare avukatı yardımına başvurmak, hak kayıplarının önlenmesi bakımından faydalı olacaktır. 

  • Paylaş: