Tenkis Davası Nedir
Tenkis Davası Nedir? Emsal Yargıtay Kararları

Tenkis Davası Nedir? Emsal Yargıtay Kararları

Bu yazımızda tenkis davası, miras hukuku kapsamındaki yeri ve önemi, saklı pay, vasiyetnamenin iptali gibi konulara değinilecektir.

Tenkis Davası Nedir?

Kişiler kural olarak malvarlıkları üzerinde -yasal sınırlar içerisinde- diledikleri gibi tasarrufta bulunabilir. Bu malvarlıklarını satabilir, rehnedebilir, kiraya verebilir, bağışlayabilir vs. Buna engel olunamaz.
Öte yandan, miras hukukunda adına “saklı pay” denen bir hak vardır. “Saklı pay” bazı mirasçıların yasal olarak koruma altında bulunan ve miras bırakanın kendilerini mahrum edemeyeceği haklarıdır.
Miras konusundaki hak iddiaları miras bırakanın ölümü ile başlar. Dolayısıyla kural olarak miras bırakan henüz sağ iken malvarlığında dilediği gibi tasarrufta bulunabilmelidir. Peki ya bu tasarruflar mirasçıların saklı paylarını ihlal ederse?
İşte bu durumda miras bırakanın tasarruf özgürlüğü ile mirasçıların saklı paylı miras hakkı arasında yasal bir dengenin kurulması zorunluluğu ortaya çıkar. Bunu sağlayan müessese “tenkis” müessesesidir. 
Uygulamada tenkis davasına ilişkin olarak tarafımıza çok sayıda soru yöneltildiğinden bu yazımızda tenkis davasını ele alacağız. 

Tenkis Nedir? 

Tenkis kavramı, aşina olmayanlar için yabancı bir kavram olduğundan uygulamada tarafımıza sıklıkla “tenkis ne demek?” gibi sorular yöneltilmektedir. Öncelikle kavramı sözlük anlamı ile ele alalım. “Tenkis” kelimesi sözlük anlamı ile “eksiltmek, azaltmak” olarak ifade edilebilir.
Hukuken de bu bağlama uygun olarak miras bırakanın tasarruflarından, saklı payı koruyucu mahiyette bir indirim, azaltma yapılması manasına gelir. Örneğin miras bırakanın 100 bin TL’lik bir vasiyeti varsa ve bu miktarın 70 bin TL’si saklı payları ihlal ediyorsa bu kısım “tenkis” edilerek geriye kalan 30 bin TL’lik kısım için vasiyet geçerli kabul edilir.
Hukuki bir müessese olarak tenkis bir savunma vasıtası (def’i) veya bir dava türü (tenkis davası) olarak iki türlüdür. Şimdi bunlara yakından bakalım.

Tenkis Def’i

Def’i, bir hakka dayanarak borcun yerine getirilmesinin reddedilmesi olarak ifade edilebilir. Yaygın bilinen örnekleri zamanaşımı def’i, takas def’i gibi def’ilerdir. Tenkisin de bir def’i olarak ortaya çıkabileceği durumlar bulunmaktadır. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda şu şekilde düzenlenmiştir:
“Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” (TMK; m. 571/III)   
Tenkisin bir def’i olarak ortaya çıkabileceğini söylemek aynı zamanda saklı paylı mirasçının borçlu olarak ortaya çıktığı bir durumu ifade eder. Örneğin, miras bırakan miras sözleşmesi ile kendisine ait yazlığı arkadaşı (A)’ya bırakmıştır. Bu yazlıkta ise fiilen miras bırakanın oğlu (B) oturmaktadır. Her ne kadar miras sözleşmesi gereğince bu evin (A)’ya devri gerekiyorsa da, (B) bu ölüme bağlı tasarrufun kendi saklı payını ihlâl ettiğini ileri sürerek bu borcu ifa etmekten kaçınabilir. Görüldüğü üzere burada def’i biçiminde ortaya çıkan bir tenkis uygulaması mevuttur. 

Tenkis Davası

Tenkis müessesesinin yaygın olarak ortaya çıktığı durum tenkis davasıdır. Bu kapsamda, mirasçılar miras bırakanın bir kısım tasarruflarının kendi saklı paylarını ihlal ettiği kanaatindedirler ve bu kısmın tenkis edilmesi için dava açma yoluna gitmektedirler.
Bu dava 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda şu şekilde düzenlenmiştir:
“Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.” (TMK; m. 560/I)
Bu dava usulüne göre hazırlanmış bir dava dilekçesi ile açılmaktadır. Bu davalar bakımından görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir (HMK; m. 2/I). Yetkili mahkeme miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. (TMK; m. 576 ve HMK; m. 11/I)
Bu davanın açılması yasada hak düşürücü bir süreye bağlanmıştır. İlgili düzenleme şu şekildedir:
“Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. 
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. 
Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” (TMK; m. 571)
   Buna göre tenkis davası açılması için 1 ve 10 yıllık hak düşürücü süre belirlendiğini söylemek gerekir. Bu sürenin “hak düşürücü” nitelikte olması, mahkeme tarafından her aşamada ve kendiliğinden göz önüne alınması gerektiği anlamına gelir. 
Böylece tenkis davası zamanaşımı söz konusu olmayıp, dediğimiz gibi hak düşürücü süre vardır. 

Hangi Kazandırmalar Tenkise Tâbidir?

Ölüme bağlı tasarrufların tamamı tenkise tâbidir. Yeter ki saklı pay ihlal edilmiş olsun.
Sağlar arası kazandırmaların ise tamamı değil, sadece yasada sayılan bazıları tenkise tâbidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun konuya ilişkin özellikle şu düzenlemesi burada anılmalıdır:
“Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir: 
1. Miras bırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi, 
2. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar, 
3. Miras bırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar, 
4. Miras bırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar.”(TMK; m. 565)

Tenkiste Belli Bir Sıralama Var Mıdır?

“Tenkis” müessesesinin amacının saklı payın korunması olduğunu ifade etmiştik. Öyle ise bu amacın gerçekleştirilmesi ile sınırlı bir tenkis usulünün kabul edilmiş olması gerekir. Bir başka ifade ile miras bırakanın tasarrufları gelişigüzel bir şekilde değil de belli bir usul dahilinde tenkisin konusunu teşkil etmelidir. Zira asıl olan tasarruf hürriyetidir. Bu açıdan yasa “tenkiste sıra” başlığı ile şu düzenlemeye yer vermiştir:
“Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır. 
Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.”(TMK; m. 570)

Vasiyetnamenin İptali Davası ve Tenkis

“Vasiyetnamenin iptali” müessesesi ile “tenkis” müessesesi birbirine karıştırılabilmektedir. Oysa bu ikisi arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu konuya ilişkin olarak açıklamalarımızı yapmadan önce Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararına yer vermek faydalı olacaktır:
“Bu noktada ‘vasiyetnamenin iptali’ ve ‘tenkis’ davaları hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır.
Vasiyet, bir kimsenin (gerçek kişi) bizzat yapacağı ölüme bağlı bir tasarruf olup, amacı bütün mamelekini veya muayyen bir malını gerçek veya tüzel bir şahsa mülkiyetinin devrinin yapılmasıdır.
TMK’nın 557’nci maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlâka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması hâlleridir. 
TMK’nın 557’nci maddesinde sayılan sebeplerin bulunması hâlinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez ise de, koşullarının varlığı durumunda tenkis talebine konu edilebilir (TMK. m. 560-562). 
Tenkis, indirme, azaltma veya eksiltme anlamına gelmektedir. TMK’nın 560’ıncı maddesi ve devamı hükümlerinde düzenleme alanı bulan tenkis davası ise, miras bırakanın, saklı payı ihlâl eden sağlar arası veya ölüme bağlı kazandırmalarının, yasal sınıra indirilmesini sağlayan yenilik doğurucu nitelikte bir davadır (Nar, A.: Türk Miras Hukukunda Tenkis, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2016, s.14 vd.). Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, tenkis davasının konusu, miras bırakanın, saklı paylı mirasçı/mirasçılarının saklı payını ihlal eden ölüme bağlı ve sağlar arası tasarruflarıdır. Esasında kural olarak miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufları tenkise tabidir. Zira kural olarak miras bırakan, sağlığında kendi mal varlığı değerleri üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma özgürlüğüne sahiptir. Her özgürlükte olduğu gibi, burada da miras bırakanın sınırsız bir özgürlüğü yoktur. Bu nedenle TMK’nın 565’inci maddesinde dört bent hâlinde miras bırakanın tenkise tabi sağlar arası tasarrufları belirlenmiştir. Bir diğer anlatımla, miras bırakan sağlığında kendi mal varlığı değerleri üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Ancak bu sağlar arası tasarruflar, TMK’nın 565’inci maddesi kapsamındaki tasarruflar kapsamında ise, bu durumda ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tabi olacaklardır. Miras bırakanın saklı payı ihlal eden bir tek tasarrufu varsa, ihlal edilen saklı pay miktarı bulunur ve bu oranda tenkis yapılır. Ancak tenkise tabi birden fazla kazandırma varsa, tenkiste sırayı düzenleyen TMK’nın 570’inci maddesi hükmü gereğince tenkis yapılacaktır. Buna göre tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eski tarihlisine doğru geriye gidilmek suretiyle sağlar arası kazandırmalardan yapılır. Ölüme bağlı kazandırmaların aksine, miras bırakanın yaptığı sağlar arası kazandırıcı hukuki işlemler kayıtsız, koşulsuz tenkise tabi tutulmamıştır. Burada işlemin tenkise tabi tutulabilmesi için ön koşul; saklı paya el atma, tasarruf edilebilirlik sınırının aşılmasıdır. Ancak bu da yeterli değildir. Sağlar arası kazandırmaların tenkise tabi tutulabilmesi için saklı paya el atma yanında TMK’nın 565’inci ve 567’nci maddelerinde açıklanan koşulların da gerçekleşmesi gerekmektedir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 20.11.2018 t., E. 2017/3-1017, K. 2018/1750 sayılı karar)
Bu kararda da belirtildiği üzere “vasiyetnamenin iptali” ile “tenkis” arasında şu önemli farklılıkların bulunduğu ifade edilebilir:
  1. Vasiyetnamenin iptali, adından da anlaşılacağı üzere sadece ölüme bağlı tasarruflar hakkında mümkün iken, tenkis yasada belirtilen durumlarda sağlar arası tasarruflarda da söz konusu olabilmektedir.
  1. Vasiyetnamenin iptali sadece yasada sınırlı olarak sayılan sebeplerle mümkündür. Tenkis için ise sebep sınırlaması olmayıp, saklı pay miktarının aşılmış olması yeterlidir. 
  1. Vasiyetnamenin iptali ilgili tasarrufu geçersiz kılarken, tenkiste tasarruf geçersiz kılınmamakta sadece saklı payı aşan kısım indirilmektedir. 

Tenkis Davası Yargıtay Kararları

Tenkis davasına ilişkin pek çok Yargıtay kararı bulunmaktadır. Bunlardan birkaçına burada temas etmek faydalı olacaktır.
“DAVA: Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruf sonucu taşınmaz iktisap eden kişinin, ileride hakkında açılacak tenkis davasının sonuçlarından kurtulmak için, miras bırakanın bilgisi ve talimatı olmadan, üçüncü kişi ile söz birliği ederek kötü niyetli bu şahsa taşınmazın mülkiyetini bedelli veya bedelsiz olarak geçirdiği takdirde, kötü niyetli üçüncü kişi hakkında tenkis davası açılamayacağına dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8/1/1964 günlü ve 1/15-3 sayılı kararı ile Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin 25/1/1971 günlü ve 3261/3333 sayılı kararı ve açılmasının mümkün olduğuna ilişkin Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 9/5/1973 günlü ve 1972/1- 1212-399 sayılı kararı arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi, 22/8/1973 günlü dilekçeye dayanılarak Birinci Başkanlıkça istenilmiş olmakla: 
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 13/1/1975 günü, 1730 sayılı Yargıtay Kanununun öngördüğü yeter sayıda üye ile toplandı. Kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğu oybirliği ile kabul edildikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında görüşmelere başlandı: 
KARAR: Bir kısım üyeler; tenkis davasının şahsi hakka dayandığını, bu bakımdan ancak miras bırakandan taşınmazı alan kişiye karşı açabileceğini, miras bırakanın da katıldığı muvazaalı bir işlem söz konusu olmadıkça sonradan taşınmazı iktisap eden üçüncü kişi hakkında tenkis davası açılamayacağını açıkladıktan sonra, bu kötü niyetli işlem yüzünden saklı pay sahibi alacağını elde etmek imkânını yitirir, diğer bir deyimle miras bırakandan taşınmazı alan kişinin aczi gerçekleşirse ancak, üçüncü kişi hakkında tazminat davası açılabileceğini ileri sürmüşler, diğer bir kısım üyeler ise, kanunun kötü niyeti korumayacağını, taşınmazı temellük eden kişi ile onu devralanın, ortak haksız eylemlerinden ötürü saklı pay sahibi mirasçıya karşı müteselsilen sorumlu olduklarını, bu bakımdan saklı pay sahibi mirasçının üçüncü kişi hakkında tenkis davası açabileceğini, aczin gerçekleşmesine gerek olmadığını bildirmişlerdir.
 İki taraf da görüşleri çerçevesinde, tamamlayıcı açıklamalarda bulunmuşlar, tartışmalar yapılmış ve sonuçta: 
Miras bırakanın katıldığı muvazaalı işlemlerin eski durumuna getirilmesi hukukta ana kural olup, esasen bu konuda gerek kararlar, gerekse kararları savunanlar arasında uyuşmazlık yoktur. Anlaşmazlık, yukarıda da açıklandığı gibi, miras bırakanın bilgisi dışında taşınmazı temellük edenin onu başkasına devretmesi ve devir alanın kötü niyetli olması halinde tenkis davasının açılıp açılamayacağı noktasındadır. Haklar iyi niyetle kullanıldığı zaman korunur (MK.m.2). Gerçekten herkes mülk edinebilir. Fakat bu hakkını kullanırken başkalarını zararlandırma amacı taşıyan kişi, iyiniyet kuralına aykırı davrandığı için kanunun teminatından yoksun kalır. Bu yüzden, ayni haklarda iyiniyetli olmayan kişilerin iktisapları geçersiz sayılmıştır (MK.m.931-932). Olayın özelliği gözetilerek ve konu taşınmazı da ilgilendirdiği için, tenkis davası şahsi hak niteliğinde olmasına rağmen, burada da alıcının iyiniyetli olmaması halinde hukuki sorumluluğunun varlığını kabul etmek hem zorunlu, hem de hak ve nesafet kurallarına uygun düşer (MK.m.4). Öte yandan üçüncü kişinin davranışı kanuna karşı hile niteliğinde olup bunlar hakkında da tenkis davası açılması yerinde olur.
 Sonuç: 
Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabileceğine üçte ikiyi aşan oyçokluğuyla, 13/1/1975 gününde karar verildi” (Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu; 13.1.1975 tarih, E. 1975/7, K. 1975/1 sayılı kararı)
***
“…Murisin ölümünden bir yıldan daha önceki zamanda gerçekleştirdiği bağışlamalar ancak saklı payı zedeleme kastıyla yapıldığının aşikar olması halinde tenkise tabi tutulur…Davalıya ölümden 4 yıl önce yapılan bu bağışın saklı payı zedeleme kastıyla yapıldığını gösterir herhangi bir delil sunulamamıştır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” (YHGK, 15.06.2008 t., E.2008/2-442, K.2008/458)
***
“ … tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iş olup, davacıdan davanın başında saklı payının ihlal edilip edilmediğini, ihlal edilmiş ise bunun miktarını bilmesini beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır. Dava dilekçesinde gösterilen miktar; harca esas alınan tahmini değerdir. Bu bakımdan tenkis davalarında, davacının dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri ile talebini sınırladığını söyleyebilme olanağı yoktur ve bu tür davalar 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davalarının örneğini teşkil eder…” (Yargıtay 1. HD, 31.05.2017 t., E.2017/2295, K.2017/3044)

Saklı Pay Nedir?

Saklı paylı mirasçı, kanunda düzenlenmiş olan miras hakları belirli oranlarda korunan sınırlı sayıdaki mirasçıları ifade eder. Bu mirasçılar; miras bırakanın altsoyu (1/2), miras bırakanın sağ kalan eşi (duruma göre yasal payının tamamı veya ¾’ü) ve miras bırakanın anne-babasıdır (1/4). 
Diyelim ki miras bırakanın annesine mirastan 1/4 oranında pay düşüyor olsun, bu kişinin saklı payı 1/16 olur. 
Miras hukuku davaları ve özellikle tenkis davaları konusunda uzman bir Miras avukatı yardımı almak bu davaların takibi bakımından önemlidir.

  • Paylaş: