Anayasa Mahkemesi, tüzel kişi adli yardım hakkından yararlanabilir dedi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “Kamuya yararlı dernek ve vakıflar…” ibaresini Anayasa’nın 36. maddesine aykırı bularak iptal etti.
Bu karar, adli yardımın kapsamını yeniden tartışmaya açtı ve özel hukuk tüzel kişileri için mahkemeye erişim hakkını genişletme yönünde önemli bir adım oldu.
Tüzel Kişi Adli Yardım Alabilir Kararın Arka Planı
Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi, özel hukuk tüzel kişisi tarafından açılan bir davada, Kanun’un 334. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusunda bulundu. Bu fıkra, sadece kamuya yararlı dernek ve vakıflara adli yardım imkânı tanırken, özel hukuk tüzel kişilerini kapsam dışı bırakıyordu.
İdare Mahkemesine göre, bu düzenleme özel hukuk tüzel kişilerinin mahkemeye erişim hakkını aşırı derecede zorlaştırıyordu.
Ekonomik zorluklar içindeki tüzel kişilerin adli yardım alamaması, hak arama özgürlüğünün engellenmesine yol açıyordu. Bu nedenle Anayasa’nın 36. maddesine aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu.
Anayasa Mahkemesi’nin Tüzel Kişi Adli Yardım Hakkından Yaralanabilir Kararının Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi, adli yardımın hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğunu vurguladı. Ancak mevcut düzenleme, kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışındaki tüzel kişilerin bu haktan yararlanmasını kategorik olarak engelliyordu.
Mahkeme, şu noktaları öne çıkardı:
- Mahkemeye erişim hakkı, adil yargılanma hakkının temel bir unsurudur. Yargılama giderlerini karşılayamayan tüzel kişilere adli yardım tanınmaması, mahkemeye erişimi imkânsız hale getirebilir.
- Kanun koyucunun, özel hukuk tüzel kişilerini adli yardım kapsamı dışında bırakması için meşru bir amacı bulunmamaktadır.
- Söz konusu sınırlama, ölçülülük ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Yargılama giderlerini ödeme gücüne sahip olmayan tüzel kişilerin bu yardımdan yararlanabilmesi, hak arama özgürlüğünün sağlanması açısından zorunludur.
Mahkeme, kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışındaki tüzel kişilere yönelik getirilen bu kategorik yasağın Anayasa’nın 36. ve 13. maddelerine aykırı olduğuna hükmetti ve iptal kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi’nin Tüzel Kişi Adli Yardım Hakkından Yaralanabilir Kararının Sonuçları
Anayasa Mahkemesi’nin kararı, özel hukuk tüzel kişilerinin yani özel vakıf ve derneklerin, şirketlerin ve benzeri özel hukuk tüzel kişilerinin de koşulları varsa adli yardımdan yararlanabileceğini ifade etmektedir.
Kararın yürürlüğe girmesiyle birlikte, mali imkânsızlıklar içinde olan tüzel kişiler de adli yardımdan yararlanabilecek. Bu durum, özellikle finansal zorluk çeken küçük ve orta ölçekli işletmeler için büyük bir önem taşıyor. Zira
AYM daha önce benzer bir konuda bir ticaret şirketi için adli yardımdan yararlandırılmama durumunu hak ihlali olarak değerlendirdi. Karar için linkten okuyabilirsiniz
Ayrıca, iptal kararı Resmî Gazete’de yayımlandıktan dokuz ay sonra yürürlüğe girecek. Bu süre, Kanun koyucunun yeni bir düzenleme yapmasına olanak tanıyor. Ancak kanımızca bu süre zarfında mahkemeler tüzel kişilerin adli yardım taleplerini kategorik olarak reddetmeyecek ve şartları oluşmuş ise kabul edecektir.
Mahkemeye Erişim Hakkının Önemi
Mahkemeye erişim hakkı, adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biridir. Ekonomik gücü olmayan bireyler için bu hakkı koruma amacıyla adli yardım sistemi geliştirilmiştir.
Ancak tüzel kişilerin, özellikle mali sıkıntı çeken şirketlerin, bu haktan yararlanamaması büyük bir adaletsizlik yaratıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, adalet sisteminde fırsat eşitliği sağlama yolunda önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor.
Adli Yardım ve Ölçülülük İlkesi
Anayasa’nın 13. maddesi, temel hak ve özgürlüklerin ölçülü bir şekilde sınırlanabileceğini belirtir. Ancak bu sınırlamaların meşru bir amaca hizmet etmesi ve ölçülü olması gerekir. Anayasa Mahkemesi, özel hukuk tüzel kişilerine yönelik bu kategorik yasağın meşru bir amacının bulunmadığını ve ölçüsüz bir sınırlama oluşturduğunu tespit etti. Bu durum, yargıya erişim hakkını ihlal ediyor ve ekonomik gücü olmayan tüzel kişileri haksız bir şekilde dezavantajlı duruma düşürüyordu.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Türkiye’de adil yargılanma hakkının kapsamını genişletme açısından dönüm noktası niteliğindedir.
Özel hukuk tüzel kişileri için adli yardım imkanının önündeki engelin kaldırılması, yargı sistemine güvenin artırılmasına katkı sağlayacaktır. Bu karar, hem ekonomik zorluk içindeki tüzel kişilere destek sağlayacak hem de hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri azaltacaktır.
Kanun koyucunun önünde, adli yardım sistemini daha kapsayıcı ve adil bir şekilde düzenlemek için bir fırsat bulunmaktadır. Bu düzenlemeler yapılırken, tüzel kişiler ile gerçek kişiler arasında ekonomik durumlarına göre bir denge gözetilmesi kritik öneme sahiptir. Adalete erişim herkesin hakkıdır ve bu karar, bu temel hakkın genişletilmesi adına önemli bir adım olmuştur.
Bu konuda detaylı bilgi için ofisimizden destek alabilirsiniz