Makalelerimiz

Güncel Yazılarımız

AYM evlat edinen ile evlatlık arasındaki işlemi otomatik bağış kabul eden yasayı iptal etti

Evlat Edinen ile Evlatlık Arasındaki Tasarrufları Bağış Kabul Eden Kanun İptal Edildi

Evlat Edinen ile Evlatlık Arasındaki Tasarrufları Bağış Kabul Eden Kanun İptal Edildi

AYM Evlat Edinen ile Evlatlık Arasındaki  Tasarrufların (İvazlı) Bağış Kabul Edilmesini Öngören İcra ve İflas Kanunu’nun 278. Maddesindeki İbareyi İptal Etti. (AYM, E.2023/200, K.2024/103, 09/05/2024, § …) 

Evlat Edinen ile Evlatlık Arasındaki Tasarruflar ve İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları

Tasarrufun iptali davaları, borçluların mal varlıklarını alacaklılardan kaçırmalarını önlemek amacıyla düzenlenmiş bir hukuki mekanizmadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 278. maddesi, borçluların gerçekleştirdiği ivazsız tasarrufların iptali ile ilgili esasları belirlemektedir. Özellikle haciz, iflas veya aciz halleri gibi durumlarda borçluların mal kaçırmasını engellemek adına yapılan düzenlemeler, alacaklıların haklarını korumayı amaçlar.

278. madde hükmü şöyledir;

“İvazsız tasarrufların butlanı:

Madde 278 – (Değişik: 18/2/1965-538/114 md.)

Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır.

Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez.

Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir.

  1. (Değişik : 9/11/1988-3494/53 md.) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarihli ve E.: 2021/52, K.: 2021/97 sayılı Kararı ile.) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2022 tarihli ve E.: 2021/9, K.: 2022/4 sayılı Kararı ile.) füru, (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 11/7/2018 tarihli ve E.: 2018/9, K.: 2018/84 sayılı Kararı ile.)(…) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2022 tarihli ve E.: 2021/9, K.: 2022/4 sayılı Kararı ile.)evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
  2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
  3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri,”

Bu bağlamda, 278. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan ve evlat edinen ile evlatlık arasındaki ivazlı (bedelli) tasarrufların bağışlama gibi kabul edilmesini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin gündemine gelmiştir.

Evlat Edinen İle Evlatlık Arasındaki Tasarrufları Bağış Sayan Hükmü İptal Kararının Gerekçesi

Anayasa Mahkemesi daha önce aynı maddede yer alan benzer ibareleri de iptal etmişti. Mesela neseben veya…”“Karı ve koca ile…”“…usul ve…” ve “…sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar,…” ibarelerinin iptallerine karar verilmiştir (AYM, E.2018/9, K.2018/84, 11/7/2018; E.2021/52, K.2021/97, 16/12/2021; E.2021/9, K.2022/4, 26/1/2022). Yani AYM aslında evlat edinen ile evlatlık arasındaki ivazlı işlemlerin otomatik olarak bağış kabul edilmesinin hukuka aykırı olacağının sinyalini vermişti.

Anayasa Mahkemesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “evlat edinenle evlatlık” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını incelemiştir.

İtiraz başvurusunda, bu düzenlemenin Anayasa’nın 13. maddesi (Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması), 35. maddesi (Mülkiyet Hakkı) ve 36. maddesi (Hak Arama Hürriyeti) ile bağdaşmadığı öne sürülmüştür.

Mahkeme, benzer hısımlık ilişkilerini düzenleyen diğer maddelerde daha önce verdiği iptal kararlarını dikkate alarak, düzenlemenin mülkiyet hakkı ve hak arama özgürlüğünü ölçüsüz bir şekilde sınırladığını belirtmiştir.

Özellikle borçlu ile evlat edinen ya da evlatlık arasında yapılan her türlü ivazlı tasarrufun, bağışlama gibi kabul edilmesi ve bu durumun aksinin iddia ve ispat edilememesi, mahkemece hak arama özgürlüğüne aykırı bulunmuştur.

Anayasa’ya Aykırılık Sebepleri

Anayasa Mahkemesi, kararında şu gerekçelere yer vermiştir:

  1. Mülkiyet Hakkının İhlali: Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında güvence altına alınan mülkiyet hakkı, yalnızca kanunla sınırlanabilir ve bu sınırlamanın ölçülü olması gerekir. Ancak “evlat edinenle evlatlık” ibaresi, taraflara herhangi bir savunma veya ispat hakkı tanımadığı için ölçüsüz bir sınırlama olarak değerlendirilmiştir.
  2. Hak Arama Hürriyetinin İhlali: Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca, kişilerin adil bir şekilde yargılanma ve haklarını arama özgürlüğü korunur. Mahkeme, evlat edinen ile evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama gibi kabul edilmesinin, tarafların mahkemeye başvurarak durumu ispat etme imkanını ortadan kaldırdığı için hak arama özgürlüğüne aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Evlat Edinen İle Evlatlık Arasındaki Tasarrufları Bağış Sayan Hükmün İptal Kararın Sonuçları ve Hukuki Etkileri

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, yalnızca “evlat edinen ile evlatlık” arasındaki tasarruflara yönelik düzenlemeyi kapsamakta olup, diğer hısımlar arasındaki tasarrufların hukuki durumunu etkilememektedir.

Kararın yürürlüğe girmesi ise, Resmi Gazetede yayımlandıktan dokuz ay sonra olacaktır. Bu süre zarfında, ilgili düzenlemenin yeniden düzenlenmesi veya başka hukuki önlemler alınması mümkündür.

Bu karar, icra ve iflas hukukunda mülkiyet hakkı ve hak arama özgürlüğü gibi temel hakların korunması açısından önemli bir emsal teşkil etmektedir.

Alacaklılar açısından ise borçluların mal kaçırma girişimlerini engellemeye yönelik tedbirler içermesi bakımından dikkat çekici bir düzenleme ihtiyacını gündeme getirmiştir.

Sonuç

Anayasa Mahkemesi’nin, İcra ve İflas Kanunu’nun 278. maddesinin “evlat edinenle evlatlık” ibaresine yönelik verdiği iptal kararı, Türk hukukunda mülkiyet hakkı ve hak arama hürriyeti gibi temel hakların korunması açısından önemli bir adımdır.

Bu kararın uygulamaya etkileri, borçlular ve alacaklılar arasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde dikkate alınacaktır. Anayasa’ya aykırı bulunan bu hüküm, ilgili taraflar için yeni bir düzenleme ihtiyacını doğurmuştur.

Kararın yürütmesi 9 ay sonra yürürlüğe gireceği için bu sürede TBMM tarafından AYM kararının gerekçesi dikkate alınarak yeni bir düzenlemenin yapılması beklenmektedir. Yeni yasal düzenleme yapılıncaya kadar mevcut kuralın dayanak kural olarak dikkate alınıp alınamayacağı ise ayrı bir tartışma ve yazının konusudur.

İcra iflas hukuku alanında yaşanan bu gelişmelerin takibi ve çıkacak uyuşmazlıkların çözümü bakımında icra avukatı desteği almak önemlidir. icra hukuku alanındaki başka bir makalemiz için tıklayınız.

Yorum Yap