31.10.2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile Özel Esaslar uygulamasına son verilmiştir.
Katma Değer Vergisi (KDV) Genel Uygulama Tebliği, KDV Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen bir düzenlemedir. Bu tebliğ, mükelleflerin KDV ile ilgili yükümlülüklerini ve haklarını detaylı bir şekilde açıklar.
Özel Esaslar Uygulaması Nedir?
Özel Esaslar Uygulaması, KDV iade taleplerinde mükelleflerin risk durumlarına göre kategorize edilmesini ifade eder.
Bu uygulama kapsamında, sahte veya yanıltıcı belge düzenleyen ya da kullanan mükellefler, iade taleplerinde daha sıkı denetimlere tabi tutulmaktaydı.
Özel Esaslar Uygulamasının Sakıncaları Nedir?
Özel Esaslar Uygulaması, iade süreçlerinin uzamasına ve mükelleflerin finansal akışlarında aksamalara neden olabilmekteydi. Ayrıca bu uygulama mükelleflerin yasal bir dayanak olmadan ticari yaşamlarını ve itibarlarını olumsuz yönde etkilemekteydi.
Zira ticari yaşam içinde kimin özel esaslara alındığı bilinmekte ve bu kişilere sahte belgeci gözüyle bakılmaktaydı .
Oysa haklarında henüz kesinleşmiş bir karar olmadan bu şekilde bir sınıflandırmaya tabi tutulmak anayasada güvence altına alınan birçok hakkı ihlal etmekteydi.
Özel Esaslar Uygulamasında 31 Ekim 2024 Tarihli Değişiklikler
31 Ekim 2024 tarihinde yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliği’nde yapılan değişikliklerle, Özel Esaslar Uygulaması kaldırılmıştır.
Bu değişiklikle birlikte, tüm mükellefler için iade süreçlerinde eşit ve standart bir prosedür uygulanması hedeflenmiştir.
Öte yandan bu uygulamanın yasal bir dayanağı olmadığı için vergi mahkemelerinde açılan davalar devlet aleyhine sonuçlanmaktaydı.
Zira vergi mahkemeleri mükellefleri bu şekilde kategorize edebilmelerine olanak sağlayan hiçbir yasal düzenleme bulunmadığını ve Anayasa’da da buna izin veren bir hüküm yer almadığını gerekçe gösterip iptal/kabul kararı vermekteydi.
Özel Esaslar Uygulaması Kaldırıldıktan Sonra Ne Olur?
Bu uygulamanın artık son bulması sevindirici bir gelişme olmakla beraber bu uygulama ile aynı sonuçları doğuracak başka idari uygulamalardan da kaçınılması gerekmektedir.
Zira kişi yahut firma hakkında henüz kesin bir hüküm olmadan veya yasal dayanak bulunmadan bu kişilerin sahte yahut muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledkleri/kullandıkları yönünde bir başka sınıflandırma ya da uygulama olması halinde bunun da yasa ve anayasaya aykırı olacağı açıktır.
Çünkü vergi mahkemeleri yukarıda da ifade edildiği üzere idarenin kanuniliği ilkesinin ve anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklerin ihlali halinde iptal kararı vermektedir. Bu uygulama ister özel esaslar ister başka bir idari uygulama olsun fark etmez yine iptal kararları verilebilecektir.
Özellikle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 160/a uygulaması kapsamında benzer bir durum yaratılma riski bulunmaktadır. Bu nedenle vergi idaresinin bundan sonraki uygulamasınını dikkatle takip etmek gerekmektedir.
Özel esaslar ve benzeri uygulmalar konusunda çıkacak uyuşmazlıklar hakkında vergi avukatı yardımı almak mağduriyet yaşanmaması bakımından önem arzetmektedir.
